Öncelikle kendimi karikatürize ederek düşüncelerimi yazdığım bu sanal sayfadan, evrendeki tüm insanlara merhaba. Bana zaman ayırıp, sabırla bu değersiz cümleleri okuduğunuz için, sizlere teşekkür eder, sevgi ve saygılarımı sunarım. Şimdi sizlere ve kendisine çok uzakta yaşayan bir karekteri anlatacağım.
Herşey konuşulur, anlatılır ve herşey de yazılabilir, insan hakkında.Fakat insan inanılmaz derecede çok karmaşıktır.Hayvanların dilleri altındaki gizemi anlasaydık, önce kendimizi, sonra da insanları anlardık.Çünki insanlar, iyilik ve kötülüğün taklit rollerini, işlerine geldiği gibi çok realist oynarlar. Kim olduğum, yaşlanmış kirli kimliğim, rengim, dilim, inançlarım, bulanık ruhsal benliğim, kişiliğim ve ençok kendimle alakalı nefret ettiğim iğrenç egolarımın benim için hiçbir değeri ve anlamı yok. Genel olarak hayatın kıyısına, dışlanan insanların kaderlerini yaşayanlardanım.Kısaca kendimi fazla önemsemiyorum.
Bozuk ekonomik şartlar içinde büyüyen bir çocuk düşünün?Aile bireyleri arasında hiçbir iletişimin olmadığı. Bilinçsizce ihmal edillip, gerilim, şiddet içinde, fırtınalar ortasında, yalnızlığa çaresizliğe terk edilmiş, ilgiye, sevgiye ve özgüvene muhtaç zihinsel engelli bir çocuğun dramatik hayat hikayesinin içerisinden gelmekteyim.Kısaca memmuniyetsizlikler üzerine kurgulanmış bir hayat işte. Milyonlarca insan gibi.Neden Roman yazmak için karar verdim? Omuzlarımda ve sırtımda, sanki sesizce duran ağır bir buz kütlesi taşıyordum. Soğuktu çok üşüyordum, ağrılar ruhumu ve bedenimi rahatsız ediyordu. Artık bu buz kütlesini üzerimden silkeleyip atmam gerekiyordu. Kendimle hesaplaşıp, hayatın yetersizliğini protesto etmeliydim. Kendimi uzaktan sahtekarca seyretmektense, iç dünyama yakınlaşıp, içimdeki dürüstlüğü dışımdaki sahtekar adamla yüzleştirdim. Kendi bilinç altı hafıza depomun derin karanlıklarına inip, o karanlığı aydınlattım.
İşte o karanlıkta kalmış duyğulara uzun süre sistamatik ağır işkenceler yaptım ve bir drama yazdım.Hiçbir zaman kendime acımadım kendime mozaşist davrandım.Karekterleri olduğu gibi deyil, olmaları gerektiği gibi dans eden kelimelerle siyah beyaz tablolar çizdim. Kelimeleri cümleri kısırlaştırmadan belirli bir ahenkle, analetik kimyasal analizler yaptım.Hayatın kimyasını sanatlaştırmaya çalıştım.Bireyselliğimi toplumsallaştırıp yazmak hiç de kolay olmadı. Çok zorlandım her konuda.Açık adam diğer bir tabirle çıplak adam oldum. Hayata dair düşüncelerimi, korkmadan, örtmeden, perdelemeden ve kıvırtmadan kelimelerin hakkını yazarak verip gerçekçi bir eser çıkarmaya çalıştım. Doğum yapacak olan kadın, utanır sıkılırmı bebeğini dünyaya getirirken? Kesinlikle hayır. Etkili bir dil, doğum yapan kadın gibi cesur, yada kanser hastasına kemoterapi uygulamak gibi olmadır. Umut hayel yollarımızı aydınlatan ilkel meşale gibidir. Yeniden restore edilmiş, önyargısız adil bir dünya için iyilik ve sevgi tüm insanlara umut olsun. Saygı ve sevgilerimi kalbinizde hissedin.
YÜCEL DOĞAN